24 Haziran 2014 Salı

Ulubey Kanyonu Bisiklet Turu (21-22 Haziran 2014) - Katlanır bisiklet ile

Unlimited Academy tarafından düzenlenen tura Denizli'den ulaşımımızı otobüs ile sağladık. 2 gün süren turu zorlu arazi parkurlarına rağmen katlanır bisikletimizle tamamladık. Toplamda 125 km pedalladık.

20 Haziran cuma günü sabah 8'de bizim evin önünde buluşmak üzere Samet'le sözleşiyoruz. 8:15 de buluşuyoruz ve hiç zaman kaybetmeden otogara doğru yöneliyoruz.

Biletimizi önceden almadık çünkü katlanır bisikletlerimizle ilk defa otobüse bineceğiz daha önce dağ bisikletlerimizle yaşadığımız olayları yaşamak istemiyoruz bu yüzden bizim eşyamız bu kadar alırsanız bineceğiz diye pazarlık yapacağız. Otogara geliyoruz ve kapıdan girerken Samet'e bisiklet düşmanlığı yaşamaya hazır mısın diyorum :) Hemen bileti alacağımız yere bisikletlerimizi elimizde sürerek yaklaşıyoruz. Bizim eşyamız bu kadar araçta yer var mıdır, bisikletler katlanınca şu kadar oluyor diyoruz ve biletlerimizi 1 saat sonraki uşak otobüsüne alıyoruz. Daha 1 saatimiz var banklara doğru yöneliyoruz bisikletin ayağını açmamla beraber bisiklet düşmanı güvenlikçi yanımızda bitiyor. Bisiklet yasak diyor. İyi de ben bu benim bagajım ben bunu otobüse bindirmek için buradan geçmem lazım vs. vs. ağzının payını verip tamam bak katlıyoruz diyoruz. Katlanmış haline 5 sn bakakalıp yanımızdan ayrılıyor.

Aradan 10 dk geçmeden önde bir polis ve arkada bir güvenlikçi ordusuyla bize yaklaşıyorlar. Polis memuru kimliklerimi istiyor ve bisiklete içeride binip binmediğimizi soruyor. Bizde sadece üzerinde eşyalarımız olduğu için elimizde sürerek içeriye girdiğimizi anlatıyoruz. Bisiklete binmenin suç olduğunu içeride binmememizi vs. başka zırvalar söyleyip kimliklerimize bile bakmadan uzaklaşıyorlar. Demek ki bisiklet yasak değilmiş bisiklete binmek yasakmış güvenlikçi çok bilmiş kardeşim. Heh diyorum bu kadar boş bi konudan bile bisiklet düşmanlığına rastladıysak muavin ne yapacak bakalım diyorum. Neyse düşündüğüm olmuyor muavin hiçbir şey demeden yüklüyor bisikletlerimizi ve diğer eşyalarımızı bagaja. Diğer bavullarla aynı yer kaplıyor çünkü :) Biz de hazırlıklıydık bir şey dediği anda saldırmaya :) Sorunsuz yüklüyoruz. İşte bu seviyorum seni katlanır bisiklet :)


Uşak otogarında indikten sonra hemen Ulubey arabalarını buluyoruz eşyalarmızı yükleyip turun olduğu Ulubey ilçesine doğru yol alıyoruz.
Ulubey merkezde iniyoruz karnımızı doyuruyoruz ve kamp alanını bulmaya çalışırken birden karşımıza kanyon çıkıyor o heyecanla fotoğraflar çekilip daha sonra kamp alanına ulaşıyoruz çadırlarımızı kuruyoruz.


Cuma günü yavaş yavaş katılımcılar kamp alanına geliyor arkadaşlarımızla buluşmanın keyfini yaşıyoruz, yeni arkadaşlar ediniyoruz. İlk olarak Bergama'dan Hale ve Serdar'la ve Bursa'dan Emre ile tanışıyoruz :) (Tur boyunca da Serdar ve Haleyle hep beraberdik) Akşama doğru Enes ve Ramazan abi ile hasret gideriyoruz. Bu tarz turların en sevdiğim yönü her şehirden onlarca yeni arkadaşlar ediniyorsunuz. Onlarla bir başka turda tekrar buluşmak ise paha biçilemez :)

O gün kayıtlarımızı yaptırıyoruz rota bilgileri ve hediye bafımızı alıyoruz. Tur yarın başlıyor :)

Ve tur cumartesi sabahı başlıyor. Kamp alanından çıkıp bir gün önce fotoğraf çekildiğimiz bölgede kısa bir tur atıp Ulubey kent merkezine yöneliyoruz. Bol fotoğraflı bir tur olacağı en başından belli çünkü inanılmaz manzaralar var :)



Kent merkezinden sonra sırasıyla Külçen, Avgan, Karayakuplu köylerini geçiyoruz. Kanyon içinden geçiyoruz. İnanılmaz manzaralar var gene heryerde :) Arazi biraz yoruyor katlanır bisiklet ile ama bisiklette tık yok canavar gibi gidiyor yani :)









Neyse kısa fotoğraf molalarıyla yolumuza devam ediyoruz ve Clandras piknik alanına ulaşıyoruz. Burası öğle yemeği için mola verdiğimiz yer. Yemeğimizi yedikten sonra köprü ve şelaleyi görmek için gidiyoruz. Basit bir şey bekliyordum fakat gene mükemmel bir manzarayla karşılaşıyoruz.

Clandras Köprüsü : Yapılış tarihi tam olarak bilinmemekle beraber Frigyalılar ya da Lidyalılar tarafından su kemeri olarak yapıldığı sanılmaktadır.

Bir çok fotoğraf çekildikten sonra yolumuza devam ediyoruz. Kırkyaren köyü, Hasköy ve tekrar Avgan ve Külçen köylerinden geçerek kamp alanına ulaşıyoruz.

Kanyon çok dik rampalara sahip ve yol asfalt değil. Bu bölgelerde sık sık yürümek zorunda kalıyorum
Bulutlar hep bizimle beraber. Hiç bırakmıyorlar bizi :)



Kamp alanında yemeğimizi yedikten sonra eğlence başlıyor :) 12 gibi herkes çadırlarına çekiliyor.

2. gün kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 9'da yola çıkıyoruz. Bugün, düne göre daha çok asfalt yollardan gidiyoruz :) İlk hedefimiz Blaundus Antik Kenti.


Burada kentin öyküsünü dinleyip fotoğraf çekerek vakit geçiriyoruz.



Buradan ayrılıp yolumuza devam ediyoruz. Sülümenli köyünü geçip Çamlıbel Köyünde öğle yemeği için mola veriyoruz. Ardından baya bi iniş yaptıktan sonra Selçuklu Köprüsüne ulaşıyoruz. Burdan sonra çok dik bir yolumuz var. Turun en zorlayan bölgelerinden bir tanesi.
Burada 45 dk dinlendikten sonra sert yokuşu bisiklet elimde tırmanmaya başlıyorum :)  Yokuş bittikten sonra yolumuz inişli çıkışlı devam ediyor ve kamp alanına ulaşıyoruz.



İşte turun en üzücü yerindeyiz. Sonundayız. Herkes çadırlarını topluyor,tabi bizde :) Yeni, eski arkadaşlarımızla vedalaşıyoruz ve Denizli'ye dönüyoruz. 

Ayrıca bu turda daha çok dikkatimi çeken bir konu da herkesin katlanır bisikletlere katlagel demesi :) "Ben de bir katlagel almayı düşünüyorum", "katlagelcler geliyor", "benimde var katlagel bisikletim" tarzı cümleleri çoğu kişiden duymak mümkün :) TDK'ya isim başvurusunda mı bulunsak :)

Bu turu organize eden Unlimited Academy'ye çok teşekkürler :)

2 yorum:

  1. Metehan'cım o kadar güzel anlatmışsın ki gitmiş kadar olduk.Yüreğine ,kalemine, pedalına sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Keşke gps yada maps rotalarınızı da verseydiniz, kimse vermemiş arada, enazından gideceklere faydalı olurdu,

    YanıtlaSil